New York’da haksızlığa isyan ve Musa

ABD’de polis şiddeti buradaki gazetecilik kariyerim boyunca George Floyd olaylarıyla kendi platosuna ulaştı diyebiliriz.

Suçluydu, değildi, uyuşturucu almıştı veya almamıştı…

Çıktığı bakkalın önünde kıskıvrak yakalanması ardından üzerine uzun süre basılmasını unutmadık.

Ardından sokaklar karıştı.

Yağmalar başladı.

Polisin bütçesi kesilsin diyenler ile “işte bu polis karşıtları yağmacı ve kesik dumanları, tam tersine polisi güçlendirmeliyiz” diyenlerin sesi birbirine karıştı.

Sonra aradan yıllar geçti…

DC’de Washington Büyükelçiliğimizin çalışanlarından birinin oğlu da dahil çok fazla arabalı kapkaç saldırısı birçok can aldı.

Başkan Trump ulusal muhafızları meydana çıkardı.
Sırada Chicago, Los Angeles ve New Orleans vardı.

Washington’un siyahilerin ağırlıklı yaşadığı, suçun yüksek olduğu mahallelerde yaşayanların bir kısmı “suçlular yüzünden bizim de çocuklarımız suçla buluşuyor, Trump çok doğru yaptı” derken bir kısmı “federal güçler sadece zengin mahallelerde, meydanlarda dolaşıyor” diye itiraz etti.

***

Gelelim New Yorkta bisiklet taksi şoförü olarak çalışan, Central Park turları yapan 29 yaşındaki sevgili Musa Çetin’in durumuna.

Gözaltında intihar etmesi, uğradığı haksızlığa elinin kolunun bağlı olmasına duyduğu isyanın bir sonucu.

Bir sabah kalkıyorsun, mahkeme sistemine düşmüş hakkında arama kararına yol açan trafik cezalarını ödemeye gidiyorsun.

Zira seni günler önce çeviren polis bu cezaları söylüyor.

Gerekeni yapmak için gittiğin yerde sistemde kendine ait arama kararı olmadığının teyidi ile ayrılıyorsun…

Yeniden yollara düşüyorsun.

Zaten çoğu şirketlere ait olan ve şoför olarak çalıştığı PediCab’in ile kız kardeşinin düğününe destek olmak için biriktirdiğin paranın hesabıyla bu kez…

Broadway showlarından çıkacak müşterileriyle akşamı geçirme hayallerin sırasında Times Meydanı 42. caddede Bangladeş asıllı bir göçmen Amerikalı polis seni durduruyor.

“Zaten bana takmış” diye düşünüyorsun…

Senin cezaları ödediğini duymuyor, dinlemiyor bile.

Yanındaki beyaz Amerikalı kıdemlisi ile oradaki gözaltı sürecini başlatıyor.

Hücreye konulduğunda, o isyan senin içinde…

Sesini duyuramama, sistemde gözüken cezaları ödediğini haykırmak istemek…

İçinde kalmış yaşama hevesinin son kırıntılarını da isyan dalgası alıp götürüyor.

O anda; sesini duyuramayan ve haksızlığa uğrayan olmaktansa yok olmayı seçiyorsun…

Ağlasan erkekliğe sığmaz.

***

Musa’ya nasıl davranıldığını bilmiyoruz.

Belki bu olayın devam eden sığınma dosyasına suç gibi etki edeceğini düşündü.
Karamsarlığa kapıldı. Kendini sıktı.

Mazlum olarak gitti.

Aydınlığı ararken karanlığa isyan ederek New York’un betonlarına veda etti.

Olayın ardından Musa’nın intihar videoları bir grup insana izletildi.

Ama Musa’nın bu haksızlığa isyanının temel sebebi olan ödenmiş cezaların sisteme hemen düşmemesi sorunu ve ona nasıl davranıldığına dair incelemeye dair hala soru işaretleri var.

Haksızlığa uğradığında yaşadığı ve gücün haksızlığı yapanın elinde olmasına karşı duyduğu isyan karşısındaki çaresizliği yaşatanlara bir cevap verdi…

Cenazenin ardından bunları düşündüm.

***

Sevenleri geldi cenazeye.

Konsolosluktan kimsenin olmadığını öğrendim.

İşçi Bayramı hafta sonu ve Pazartesi tatiline denk gelmiş olduğu için Konsolosluk da kapalıydı.

Olayı takip ediyorlardı aslında.

Özlediklerine kavuşamadan vedalaştı Musa New York ile.

New York Polis Teşkilatı Müslüman Toplum İlişkileri Birimi’nden Kıdemli Danışman Dedektif Mohamed Amen, Türk Amerikan Federasyonu Başkanı Gülay Aydemir ve toplum gönüllüsü İbrahim Kurtuluş cenazenin en ön saflarında yer aldı.

Belediye Başkanı Adams ise, Perşembe günü Müslüman liderlerin kendisini yeniden seçilmesi için destekleyeceği bir etkinlikte göründü…

***

Benim de başıma talihsiz olaylar geldi trafik meselelerinde.

Sigorta süresi dolmuş aracım Sheriff’in sivil aracıyla çarpıştı. Gözaltına alındım. Ancak onurumu kıracak bir durum olmadı.

Kara sınırından gelen kardeşlerimiz bilsin ki yeşil kart da olsa talihsizlikler herkesin başına geliyor.

Amerikalılar da sisteme isyan ediyor.

Haksızlığa isyan etsek de düşlerimize tutunarak dayanmak lazım.

Olayları nasıl karşıladığınız başınıza gelenlerden daha önemli.

Ben ertesi gün bazı meslektaşlarıma “bu işin içinde başka hiçbir iş olmadığını”, tek sorunun sigorta olduğunu ilgili maddeler ile biletleri de göstererek anlatırken buldum kendimi.

Bazıları “bize olsa ertesi gün Türkiye’ye dönerdik” dedi.

Ama umudu olanın deviremeyeceği dağ yok.

***

New York’ta Bisiklet taksi lisans sayısı sınırlı ve almak için ücret ödeniyor.

Bu taksileri genelde şirketler alıyor.

Sınırı karadan geçerek gelenler dahil pek çok

Türk de şoför olarak bu bisiklet taksilerinde çalışıyor.

New York’un en cafcaflı sokaklarında hizmet veriyorlar.

“Daha Adil Bir Dünya Mümkün” kitabı geldi aklıma.

Cumhurbaşkanı Erdoğan BMGK toplantısına gelirken getirip dağıtmıştı birkaç sene önce.

Sahi, mümkün mü?

Bakalım Musa’nın avukatı sağlığından sorumlu olan ve görüntüleri izlemesi müdahale etmesi gerekirken 12 dakika boyunca etmeyenlerden hesap sorabilecek mi?

Onun ince kapşonlu ceketi ile herkese neşe kaynağı olan hayatına son vermesinde kusuru ihmali olanlar var mı takip edeceğiz.

Author: can tok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir