İşgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’da cuma namazını 11 haftadır engelleyen İsrail polisi, cuma namazını Aksa çevresinde kılmak isteyen Filistinlilere müdahale ederek 2 Filistinliyi yaraladı.
Mescid-i Aksa’nın da bulunduğu Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesindeki sokakları demir bariyerlerle kapatan İsrail güçleri, sabah saatlerinden itibaren Filistinli gençlerin hatta zaman zaman yaşlı Filistinlilerin de Aksa’ya girişine izin vermedi. Mescid-i Aksa’ya alınmayan Filistinliler, cuma namazını Aksa’nın çevresindeki mahallelerde kılmak için toplandı.
İsrail polisi, cuma namazı için Mescid-i Aksa yakınındaki Vadi el-Cevz Mahallesi’nde toplanan yüzlerce Filistinliye müdahale etti. İsrail güçleri, Filistinlilere yoğun gaz bombası ile saldırırken Filistinli gençler ise çevrede ateş yakarak polise karşı koydu. Atılan gaz bombalarından biri Filistinli bir kişinin aracının camına isabet ederek araçta hasar oluşturdu. Filistin Kızılayı’ndan yapılan açıklamaya göre, Doğu Kudüs’teki Bab el-Amud ve Bab el-Esbat’ta (Aslanlı Kapı) İsrail polisi tarafından darp edilerek yaralanan 2 Filistinliye tıbbi müdahalede bulunuldu. Yaralı Filistinliler, tedavi edilmek üzere hastaneye nakledildi.
İşgalci İsrail, bir kez daha basın mensuplarını hedef aldı. İsrail güvenlik güçleri, TRT Haber canlı yayınını engellemeye çalıştı. Canlı yayın cihazının kablosunu çeken İsrail polisi yayının kesilmesine neden oldu.
Sydney Üniversitesi’nden Dr. Nick Riemer, “Filistinliler İsrail’i boykot etmemizi istiyor” dedi.
“Boykot Teorisi ve Filistin için Mücadele” kitabının yazarı Dr. Nick Riemer, İsrail’i boykot etmenin Filistinliler için önemini değerlendirdi. “İsrail’in boykot edilmesini en önemli kılan unsur, Filistinlilerin kendilerinin bunu talep etmesi” diyen Riemer, “Yani 2004, 2005 yıllarında 170 ya da 173’ün üzerinde Filistinli örgüt, sendikalar, hayır kurumları, kültürel örgütler ve daha birçokları bir araya gelerek Filistinliler için adalet sağlanana kadar İsrail’in boykot edilmesi çağrısında bulundular. Boykotla ilgili en önemli şey de bu” dedi.
“Mağduriyet yaşayan bir topluluk olarak Filistinliler, diğer ülkelerin vatandaşlarından, dünyanın başka yerlerindeki vicdan sahibi insanlardan İsrail’i boykot etmelerini istiyorlar” vurgusu yapan Riemer şöyle devam etti: “İşte bu yüzden bunu yapmalıyız, çünkü eğer yapmazsak Filistinlilerle dayanışma noktasında sınıfta kalmış oluruz. Filistinlilerin boykot talebinde bulunmalarının yanı sıra, boykot birçok nedenden ötürü önemli ve etkili bir araçtır. Birincisi, sıradan insanların gücüne dayanmasıdır. Boykot hareketi, Filistin için adaleti sağlamada tamamen etkisiz olduklarını gösteren hükümetleri ve devletleri tamamen bypass eder. Oslo Anlaşmalarının 5 yıl içinde bağımsız bir Filistin devletine yol açması gerekiyordu. Fakat imzalanmalarının üzerinden on yıllar geçmesine rağmen şu anda bağımsız Filistin devleti fikri her zamankinden daha uzakta görünüyor.”
İsrailli silah üreticileri tarafından İsrail üniversiteleri ile birlikte geliştirilen silahların Filistinliler üzerinde test edildiğini söyleyen Riemer, İsrailli üniversitelerin savaş suçlarına katkısını şöyle anlattı: “Kurumlar olarak İsrail üniversiteleri, İsrail devletinin Filistinlilere uyguladığı şiddetten yakından sorumludur. İsrail üniversiteleri, örneğin İsrail Savunma Kuvvetleri’nin cephaneliğini güçlendirmek için silah araştırmalarına derinlemesine dahil oluyor. Yani İsrail Savunma Kuvvetleri’nin silahları İsrail üniversitelerinde geliştiriliyor. İsrail üniversiteleri, İsrail ordusundaki subayların eğitiminde de yer alıyor. Yani Filistin, ya da Batı Şeria’daki Gazze Şeridi birçok yönden İsrail silahlarının test edildiği laboratuvarlar olarak işlev gördü. Yani İsrailli silah üreticileri tarafından İsrail üniversiteleri ile birlikte geliştirilen silahlar Filistinliler üzerinde test ediliyor. Ve Filistinliler üzerinde etkili oldukları için dünyanın başka yerlerinde insanları gerçekten havaya uçurma, yok etme ve paramparça etme garantisi ile satılabiliyorlar.”