Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, Süper Kupa maçının ertelenmemesine tepki gösterdi. Kartal, “Daha önce Galatasaray’ın Avrupa’da oynarken birçok maçının iptal edildiğini biliyoruz” dedi.
Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, sarı-lacivertli takımın gündemine dair Haber Global’den Sercan Hamzaoğlu’na açıklamalarda bulundu.
İşte İsmail Kartal’ın açıklamaları:
SORU: “Lige devam etme kararı alınırsa özellikle Nisan ayında 3 kupada 7 kritik maça çıkacaksınız. Fikstürü nasıl değerlendirirsiniz?”
“3 günde bir maç oynayacağız. Süper Kupa’yla ilgili bugüne kadar birçok sefer maçın ileri bir tarihe kaydırılması için, her takım da Avrupa’da yer almasından dolayı müracaatlarımız olmuştu. Şu anda Türkiye’yi tek temsil eden Fenerbahçe olarak bu maçın neden Avrupa maçı öncesinde oynatılması ısrar ediliyor, anlamış değilim.”
“Sonuç olarak ülke puanı, milli maç gibidir. Türkiye Ligi’nin ikincisi olarak biz Konferans Ligi’ne 3 ön eleme oynayarak katıldık. İkinci takımın Şampiyonlar Ligi’ne katılması gerekirken, biz bu durumu yaşadık. Şu anda bizim maçların milli maçlardan farkı yok. 4 günde bize iki tane şiddeti yüksek maç oyna diyorlar. Ülke puanı önemsiz mi? Galatasaray’la oynadıktan sonra Yunanistan’a Olympiakos maçına gideceğiz.”
“Galatasaray maçları yüksek stres altında oynanan maçlardır. Bunu oynayıp Avrupa maçına çıkmak ne kadar doğru olur? Biz bu maça daha çok dinlenip çıksak ülkemiz adına iyi olmaz mı? Bizim mücadelemiz bu. Biz bunu defalarca söylememize rağmen hem karşı takımın hem de TFF’nin bu tutumunu anlamış değilim. Daha önce Galatasaray’ın da Avrupa kupalarında mücadele ettiği zaman birçok kez maçlarının iptal edildiğini biliyoruz. Neden bu tarihte oynatmaya çalışıyorlar, anlamış değilim”
SORU: “Fenerbahçeliler Avrupa şampiyonluğunu çok istiyor Olympiakos eşleşmesini nasıl değerlendirirsiniz ve kupayı ne kadar istiyorsunuz?”
“İlk günden bu yana Avrupa’da gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyoruz, demiştim. Bunun ucu açık. “Biz kupayı alacağız” demek keskin bir konuşmadır. Hayatta keskin konuşmam, yapamama ihtimalinizin olduğu şeylerin sözünü vermemelisiniz. Ben öyle bir insan değilim. Doğruyu söylerim hep. Çeyrek finale kaldık. İki takımı da eledik mi finaldeyiz. Avrupa kupasını kazanarak tarihi kulübümüzün başarılarını taçlandırmak istiyorum. Camianın bir evladı olarak bunu çok istiyorum. Hem lig hem Avrupa’da oynamak da kolay değil. Futbolcular Avrupa maçlarında seyahatlerden de çok zorlanıyor ama inşallah zor da olsa biz gidebildiğimiz yere kadar gidip günün sonunda da kupayı ülkemize getirmek istiyoruz”
“Olympiakos köklü bir takım. Yunanistan’da 3-4 büyük kulüpten biri. Önemli oyuncuları var. Kendilerini izlemeye başladık, analizleri yapıyoruz. Turu geçmek için elimizden geleni yapıyoruz. Tabii öncelik şu an için Adana Demirspor ve Süper Kupa. Maç maç gideceğiz. Tek sıkıntı 7’sinde oynayacağımız Süper Kupa. Hem TFF hem de rakibimizin ülke puanı için bize destek olmalarını beklerdik ama maalesef olmadılar.”
SORU: Bütün istatistikleri alt üst ettiniz ancak şahsınıza ağır eleştirişler de geliyor, bunu nasıl karşılıyorsunuz?
“Bir sürü istatistiğimiz var. Biz hala Avrupa’nın en çok gol atan takımıyız. Avrupa’nın en çok oyuna sonradan girip katkı alan takımıyız. 12 gol, 12 asistle. Oyuna giren oyuncuların ne kadar hazır olduğu ve bizim oyuna nasıl müdahale ettiğimizin göstergesidir. İkinci sırada Liverpool, üçüncü sırada Atalanta, dördüncü Atletico Madrid, beşinci Dortmund. Birinci biziz. 47 resmi maçın 38’ini kazandık. 124 gol atıp 40 gol yedik. 21 maçta gol yemedik. Ligin en fazla gol atan takımıyız.”
“Avrupa’nın 5 büyük ligi ve Süper Lig’de 100 gole ulaşan ilk takım olduk. İkinci Leverkusen 85 gol. İlk defa ligde bir takım 10 maç üst üste kazanarak başladı. İsmail Kartal Fenerbahçe’nin başında 11 maç kazanan ilk Türk teknik direktör oldu. Süper Lig tarihinde 30. Maçlar itibariyle en fazla puan topladığımız, galip geldiğimiz dönemi yaşıyoruz. Üst üste 5 maç deplasmanda kazanma rekorunu egale etti. Süper Lig’de 64 yıl sonra ilk kez bir takım 6 deplasman maçında üst üste kalesini gole kapattı. 15 deplasman maçından 14’ünü kazandık. Kulüp tarihinin en fazla deplasman galibiyeti aldığı dönemi yaşıyoruz. Avrupa’da resmi maçlarda en fazla gol atan takımız. Liverpool ikinci, Sporting Lizbon üçüncü, Manchester City dördüncü, Club Brugge beşinci, Leverkusen altıncı, Galatasaray yedinci sırada. Daha bir sürü başarı daha var”
“8-10 puan önde olmamız gerekirdi”
“Burada içeriden ve dışardan yeterli destek alamıyoruz. Biz ekibimizle çalışıyoruz, en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Sezon başından bu yana objektif olarak her iki takımın maçlarını da izlesinler. Acaba kim nerede nasıl puan kaybı yapıyor. Bizim şu an en aza 8-10 puan önde olmamız gerekirdi. İçeriden derken eskiden bu kulübe hizmet etmiş insanlar, sadece bir maça bakıyorlar. Şampiyonluğa devam ediyoruz, Avrupa kupalarına devam ediyoruz. Sezon başından bu yana yaşananları da kimse konuşmadı. Yok A planımız, B planımız, C planımız yok diyorlar. Spor spikeri, yorumcusu Ersin Düzen “Öyle futbol adamları dostlarım var ki her maç Fenerbahçe puan kaybetsin de diye bekliyorlar. İsmail Kartal’ın yerinde yabancı bir hoca olsa acaba bunları yapabilecek misiniz?” diyor. Kendisini de tanımam. FB TV’deki Ahmet arkadaşımız “Zaferin rengi filmi gibi oldu Fenerbahçe. Bir maç kaybetsin diye linçlesek diyenler var.” diyor. Sonra diyorlar ki biz Fenerbahçeliyiz. Fenerbahçelilik, başkanını hocanı futbolcunu masörünü linç etmek değil, destek olmak. Onların hakkını aramak.”
“Her beraberlikte, en ufak bir şeyde hepimize bel altı vuruyorsunuz. Eleştiriler olacak ama biraz da pozitif, yapıcı olması lazım. Böyle Fenerbahçelilik olmaz. Tarihi rekorlar kırmış bir takımız. Şampiyon olabiliriz.”
‘Her geldiğimde rekorlar kırdım’
“Trabzon’da yaşananları da herkes gördü. Beni parlatın demiyorum, ihtiyacım yok. Ne yapacağımı biliyorum. İlk geldiğim ve kurşunlandığımız sene de aldığımız puan da futbol da ortada. İkinci geldiğimde de her şey ortada. Her geldiğimde ben puan rekorları kırmışım, istatistikleri paramparça etmişiz. Her şey güzel giderken içerideki Fenerbahçeli dostlarımızın daha sağ duyulu olması lazım. Bugün ben varım, yarın siz gelirsiniz. Fenerbahçelilik böyle olmaz. Başkanına, hocasına, futbolcusuna, armasına sahip çıkmaktır Fenerbahçelilik. Haksızlıklara uğruyoruz. Bir günde çıkın hakem şunu yaptı, Fenerbahçe şöyle haksızlığa uğradı, deyin. Bunlar olmasaydı bizim takımımız 10 puan önde olması gerekirdi, deyin. Bu algıyı kıramadığımız gibi bir de içerideki insanlar bize vurunca, sanki Fenerbahçe’de işler kötüymüş gibi algı yapılıyor. Sonra da camiamız çok kırılgan oluyor, tabi böyle olur.”
‘Biz şampiyon olacağız’
“Sezon başından bugüne kadar objektif olarak futbol adamları her iki takımın maçlarını izlesinler. Bizim en az 8-10 puan önde olmamız gerekiyordu! Herkesin bir hesabı var, Allah’ın da var. Biz kendimize inanıyoruz. Sezon sonunda biz şampiyonluk olacağız. Hiç kimsenin puan kaybetmesine de ihtiyacımız yok, 8 maçın 8’ini de kazanarak şampiyon olacağız.”
“Başkası yapınca yere göğe sığdıramıyorlar”
“Başkaları yapınca, ‘Onu oraya kaydırdı, öyle yaptı’ diye yere göğe sığdıramıyorlar. Biz neler yapıyoruz. Bizim yaptığımızı kimse niye anlatmıyor. Ferdi’yi sol bek yapan, Osayi’yi sağ bek benim. Szymanski’yi 6, 8, sağ kanat oynatan benim. Serdar Dursun’u 10 numarada oynatan benim. Niye bunları konuşmuyorlar?”
‘Kafam yarıldı diyip bayılabilirdim’
“Maçın başından sonuna kadar vücuduma yabancı madde yedim ama hiç rol yapmadım, maçı provoke etmedim. Kafam yarıldı diyip ayılıp bayılabilirdim, böyle bir adam değilim. Maç oynansın diyerek sahanın içinde kalarak, bütün çabamı gösterdim. Yoksa biz farklı şekillere girsek maçı ertelettirebilirdik.”
‘4. hakem bana maçı erteleyecek durum yok dedi’
“Kafama maddeler geldi. Maçın sonuna kadar su şişeleri yedik. Sahanın içine atılan meşaleler, paralar var. Livakovic’in yüzüne para geldi. Hakemlere maçı durdurmalarını ve ertelemelerini söyledim. Dördüncü hakem Volkan Bayarslan bana “Maçı tehir edecek bir durum yok” dedi.”
‘Abdullah Avcı doğruları bilsin’
“Abdullah Avcı merak ediyordur, doğruları bilsin. Devre arası koridorda yanıma geldi, ‘İsmail hocam bazı oyuncuların ısınırken tribünlere bakmasın, tahrik ediyorlar. Uyarırsan sevinirim, ortam gerilmesin’ dedi. Ben de ‘Peki hocam, teşekkür ederim’ dedim. Takımı topladım, sahadaki yedek oyuncuları da çağırdım. FB TV de çekti, isterlerse görüntüleri de izletiriz. ‘Hiç kimse tribünlerle uğraşmasın, işimizi yapalım, 2-0 öndeyiz maçı kazanıp dönelim. Kimse hakemle tribünlerle uğraşmasın. Biz buraya kazanmaya, futbol oynamaya geldik’ dedim. İkinci yarı ne hikmetse karşı taraftan tribün saldırısına uğradık. Su bombardımanı yağdı. Sol tarafta Ferdi, Tadic, Oosterwolde tarafı bu yüzden felç oldu, durdu. Hiçbir atağa çıkamadı. Kalecimizin önüne meşaleler atıldı. Konsantrasyonumuz bozuldu. Panik başladı sürekli uzun oynadık. Sonuçta golden önce atılan meşaleler varken, sahayı bile temizlettirmedi hakemler ve golü yedik. Golü yiyince Trabzonspor iştahlandı. Sahadaki oyunlarının yanı sıra tribündeki saldırı temposu da arttı. Sonuçta kendi hatamızdan penaltı oldu. Maç 2-2’ye gelince hamle yaptım. Cengiz’le Mert Hakan’ı sakat sakat kadroya almıştım. Belki oynatabilir diye. Soksam 3-5 hafta oynayamazlardı. İki değişiklik yaptık ve oyun dengeye geldi. İkinci hücumda golü bulduk ve kazandık.”
‘Elinde büyük şiş var’
“Maskeli biri atladı sahaya. Arbede yaşanırken takıma içeri girin dedim. O yaşanan arbedede bir tanesi bizim futbolcuya saldırıyor, elinde de büyük bir şiş çıkıyor. Oyuncum şişlense, futbol hayatı bitse kim hesap verecek? Bu şiş benim oyuncumdan mı düştü? Bir tanesinde korner direğinin sivri tarafıyla futbolcumu kovalıyor. Vursa sakat kalsa kim hesabını verecekti?”
‘200-300 kişi sahaya atlıyor’
“Trabzon taraftarlarının içine giren bence başka bir farklı niyetli insanlarında olduğunu düşünüyorum. Kolluk güçleri takip edecek. Bu kadar olaylar oluyor, şiş düşüyor üzerinden, bıçak var. 200-300 kişi sahaya atlıyor. Oyuncularım kendilerini savunmayacak mıydı? Birinin dayak yiyip, şişlenip, bıçaklanmasını mı bekleyecektik? Herhangi biri, siz bir yere giderken size saldırsa, kendinizi ailenizi korumak için müdafaa bulunamaz mısınız?”
Osayi bayıldı
“Asıl işin koridor kısmı var, o konuşulmalı. Koridorun köşesinde oyuncuları bekliyordum. Osayi, Fred geldi en son. Osayi geldi ve birisi ona vurdu. Kafasını duvara vurarak baygınlık geçirdi. Osayi’yi almaya gidiyorum. Onların antrenörü var Mustafa Sarp. Beni tuttu, çocuk kötü niyetli değil. Bir şeyler diyor ama duymuyorum. Elim şişmiş neden oldu bilmiyorum. 3 metre önümde yatan Osayi’nin yanına gidemedim. Abdullah hoca geldi beni almaya. Bir anlık oldu her şey. Orada büyük saldırıya maruz kaldık.”
‘Hırvatistan’da ayağa kalktılar’
“Livakovic, çok duygusal bir çocuk. İçine kapanık bir çocuk. Çok etkilendi. Şu an milli takımda, gelince ruh halini konuşacağız. Babası, ailesi Hırvatistan’da ayağa kalkmış durumda. Oyuncular üzgün. Yaşananları tasvip etmiyorlar, inanamıyorlar. ‘Niye diğer takımlar bize böyle davranıyor?’ diyorlar. Saha içinde yaşananlarla ilgili oyuncularımdan birçok şey geliyor bana. Burada açmak istemiyorum bunları. Gecemizi gündüzümüze katıyoruz başarı için. Artık bu maçtan sonra her şey net ortaya çıkmıştır.”
‘Yabancı hakem gelsin’
“Yabancı hakem olsun. Her zaman hakemlere arka çıktım. Pendikspor maçından sonra ‘Gördüğünüzü çalın, herkese eşit olun’ dedim, beni PFDK’ya sevk ettiler, ceza almam için. Ben kimseyi suçlamadım, hakarette bulunmadım. Başkaları neler söylüyor, hiçbir şey olmuyor. Ben hakemleri koruyarak konuştum, PFDK’ya sevk edildim. İnanamıyorum bunlara. Bunları gördükten sonra yabancı hakem olsun istiyorum artık, gelsin.”